Salacak Kentsel Tasarım Yarışma Projesi
Tip: Kentsel Tasarım
İşveren: İstanbul Büyükşehir Belediyesi (Yarışma Projesi)
Toplam Alan: 224.094 m²
Konum: Üsküdar, İstanbul / Türkiye
Proje Ekibi: Burak Haznedar, M. Ebru Erdönmez, F. Türköz Haznedar, S. İlkay Kaya, C. Mustafa Çetindaş
Kıyı Restorasyonu: Salacak
Üsküdar ve doğal devamı olarak ele alınabilecek olan Salacak bölgelerinin yakın dönemde geçirdiği değişim düzensiz, plansız, programsız dönüşüm süreçlerinin en iyi örneklerinden bir tanesidir. Yıllar boyunca oluşan göç ve çeşitli süreçlerin yönetilememesi neticesinde Anadolu yakasının artan nüfusu, planlı yerleşim alanlarının oluşan talebi karşılamada yetersizliği, ulaşım sistemlerinin plansızlığı, yönetim ve toplumsal iletişim kabiliyetinin eksikliği ile diğer sebeplerler bir araya geldiğinde İstanbul’un pek çok yerinde olduğu gibi Üsküdar’da da geri dönülmesi oldukça zor olan ve kentin gelişimine olumsuz etkisi olan kararların alındığı görülebilir.
Bu sürece ek olarak, önemli bir kültürel ve sosyal odak olması sebebiyle bölgenin her dönem kent içi ziyaretçilerinin yoğun ilgisini çekiyor olduğu da düşünüldüğünde Üsküdar’ın karşı karşıya kaldığı çatışmalar ve mekânsal yetersizlikleri hızlı bir şekilde gün yüzüne çıkmıştır. Çözüm olacağı umuduyla yapılan yeni yatırımlar, katılımlar, yeni ulaşım sistemleri, yeni meydanlar ve alanların yapım programlarının birbiriyle çakışması ile birlikte de bölge bir ölçüde yaşanması zor, ama daha ziyade geçilmesi zor bir hal almıştır. Geçilmesinin zor olması önemlidir çünkü Üsküdar’dan geçmek Anadolu yakasının özellikle Ümraniye, Üsküdar bölgelerinde ve boğaz köylerinde yaşayanlar için kimi zaman alternatifsiz bir mecburiyettir. Ulaşım odağı olması, Avrupa yakasında Beşiktaş başta olmak üzere Kabataş, Eminönü ve Karaköy ile olan deniz yolu ilişkisine bir de Marmaray ve metro bağlantılarının eklenmesi ile birlikte Üsküdar kullanıcısının neredeyse en önemli faaliyeti alanı hızlıca geçip gitmek olmuştur. Bu süreç Üsküdar’ın aktarma merkezi özelliğini pekiştirmiş, bu merkezin fiziksel karşılığının ortaya konulma sürecini de hızlandırmıştır.
Arendt’in kentlerde yaşanan kültürel ve sosyal çatışmalara karşın Antik Yunan Kenti’nin olumlu yönlerinden biri olarak tanımladığı ‘farklılıkları bir arada tutabilen bir parantez’ (Arendt, 1958) bakış açısı ile günümüz Üsküdar’ı değerlendirildiğinde alanın sadece sosyal ve kültürel farklılıkları değil, her ne kadar çok zorlanıyor olsa da altyapısal gelişimleri de bir arada tutma çabası görülebilecektir. Bu bütünlük Üsküdar ve doğal devamı olan Salacak bölgesi için hem ciddi bir çatışmayı, hem de büyük bir potansiyeli barındırmaktadır. Evet, bugün bakıldığında Üsküdar gidilmesinden ziyade orada var olunması zor olan bir alana dönüşmüştür. Fakat bu süreç, biraz uzun sürmüş de olsa geçicidir ve devamında kendi fiziksel, sosyal, kültürel altyapı bütünlüğünü elde etmeli, kentsel mekânların, kullanımlarının, ve bir ölçüde kullanıcı ile kullanım alışkanlıklarının dönüşmesini sağlamalıdır.
Bununla birlikte, bölgenin oldukça avantajlı bir konumda olduğu belirtilmelidir. Hem uzun ve bilinen tarihinin getirisi olan kültürel birikimi, hem de farklı sosyal grupların bir arada bulunabildiği çok sayıda kentsel mekânın, ve en önemlisi de bütün bir Tarihi Yarımada’ya hâkim şekilde konumlanan Salacak kıyısının varlığı önemli bir dönüşüm tetikleyicisi olarak ele alınabilir. Bunu gerçekleştirmek için de Salacak, Harem ve Üsküdar bölgelerine dair oldukça önemli bir tarihsel birikim mevcuttur.
Goethe’nin de vurguladığı gibi, bazen ilerleyebilmek için önce birkaç adım geriye atmak gerekebilir. Bu doğrultuda, biz de Salacak Kentsel Tasarım Yarışması yaklaşımımızı temellendirirken sürdürülebilir bir gelişim sürecini elde edebilmek adına önce birkaç adım geriye atmanın faydalı olacağını düşünmekte ve tüm İstanbul kıyıları için uygulanmasını önerdiğimiz Kıyı Restorasyonları projesine Salacak ve Harem bölgeleri ile başlamaktayız.
Bu kapsamda, öncelikle kıyı alanlarını bölgeye ait 1786 tarihli Levée, Kauffer ve Lechevalier haritası, 1812 tarihli Kauffer ve Lechevalier haritası, 1922 tarihli Société Anonyme Ottomane haritası, 1926 tarihli Lörcher haritası, 1930 tarihli Pervititch haritası üzerinden inceleyip Salacak sahili boyunca tarihsel süreçte gerçekleşen değişimleri ele alarak bunu, bugünün dinamikleri ile bugünün dünyasında var edebilmenin yollarını arıyoruz. Salacak bölgesindeki kentsel mekân ve sistemler ağını ele alarak kıyı bandının sadece manzaraya yönelme odaklı, veya bir şehirler arası ulaşım odağı olmasının değil bölge kullanıcıları başta olmak üzere kamunun ve tüm İstanbulluların en verimli şekilde faydalanabileceği alanlar olmasını amaçlıyoruz.
Ulaşım ve Erişilebilirlik Stratejisi
Kıyı Restorasyonu: Salacak projesinin amacı sürdürülebilir kentsel kullanım alanları elde ederek hem bölge sakinleri, hem de kent kullanıcıları ile buluşturmaktır. Bu bağlamda, tüm acil durum kullanımlarına olanak tanıyacak şekilde Üsküdar’dan yerinde korunan Harem Arabalı Vapur İskelesi’ne kadar olan kıyı alanının yayalaştırılması önerilmektedir. Yayalaştırmanın sağlıklı işleyişi için Harem’e doğu yönünden gelen araç aksı Haydarpaşa, Kadıköy ve Selimiye doğrultusuna yönlendirilmiş, arabalı vapur iskelesine de rahat erişim olanağı sağlanmıştır. Üsküdar’da ise hafifleyen araç trafiği bölge içerisinde yönlendirmelerle çözülmüştür.
Halihazırda karmaşık bir yapıya sahip olan Üsküdar trafiğinde metro sistemlerinin tümüyle faaliyete geçmesi ve yapım çalışmalarının tamamlanması ile birlikte yakın gelecekte bir iyileşme beklenmektedir. Bölgede özellikle yoğunluğa neden olan toplu taşıma ana durak sayısının azaltılmış olması önemlidir. Üsküdar, Salacak ve Harem görevde olmayan araçlar için bir depo olmamalıdır. Bu nedenle, toplu taşıma sistemlerinin olumlu etkisinin de arttırılabilmesi için yarışma alanı çevresinde yayalaştırılan alana belli mesafelerde erişebilecek şekilde otobüs ve metro duraklarına yer verilmiştir. Ayrıca, halihazırda planlanmış olan tramvay hattı revize edilerek kıyı kullanımı omurgası ile ilişkili, fakat seyiri, yaya ve kıyı boyunca Kadıköy ve Üsküdar yönüne kesintisiz ulaşımı için özel alanlar oluşturulan bisikletli kullanıcıları en az etkileyecek şekilde yeniden ele alınarak kıyı boyunca tramvay hattaı oluşturulmuştur.
Yayalaştırılan kıyı kullanımını desteklemek için alanlarına yakın bölgelerde otopark alanları oluşturularak mevcut otopark ağına eklenmiştir. Kıyı alanlarının dar olması ve yayalaştırma önceliğiyle hareket edilmesi sebebiyle otopark yükünün büyük bölümünün Üsküdar’da yapılacak servis alanlarında çözülmesi önerilmiştir.
Alana yaya erişimi neredeyse sızılabilecek her noktadan sızılarak sağlanmış, düşey ve farklı kotları içeren bağlantılar doğal peyzaja en az etki edecek şekilde ele alınmıştır.
Kıyı Restorasyonu: Salacak
Yaklaşım
Kıyı Restorasyonu: Salacak projesi Salacak bölgesinde Üsküdar ile Harem Arabalı Vapur İskelesi arasında kalan alanın yayalaştırılmasını, kültürel odaklar ve rekreatif kullanımlar ile gün geçtikçe daralan ve İstanbul’luların daha zor erişebildiği alanlara evrilmesi yerine tüm kent tarafından özgür ve eşitlikçi bir bakış açısıyla özgürce kullanılmasına odaklanmıştır. Bu bağlamda, başta 1974 yılı dolguları olmak üzere yıl yıl hem fiziksel olarak dolan, hem de fiziksel mekânın getirisi olarak kalabalıklaşan bu bölgenin bütüncül bir şekilde ele alınmasını, doğu yönünde yer alan konut yoğun alanlar, kuzeyde onbinlerce İstanbul’lunun her günün her anında dolaylı ya da doğrudan temas ettiği Üsküdar ile bağlantısı, ve Harem yönündeki dağılımı ile birlikte sürekli ve sürdürülebilir bir kamusal kullanım alanının oluşturulması amaçlanmıştır.
Alanın merkezinde üç farklı odak alana yer verilmiş, bu odaklar arasında çeşitli ve farklı sayıda programlar oluşturularak kamusal kullanımın zenginleştirilmesi önerilmiştir.
İstanbul genelinde ele alınması artık bir mecburiyet olan Kıyı Restorasyonları projelerinin Salacak ayağında mevcut deniz çizgisini aşan herhangi bir müdahale önerilmemiştir. Oluşturulan tüm kullanım alanları ve yeni yüklenen servislerle birlikte mevcut servisler eski haritalar üzerinden hazırlanan tarihi izler ile birlikte değerlendirilmiş ve boğaz sularının doğal kıyısına kavuşmaları esas alınmıştır.
Alanda acil durum senaryosuna yönelik kullanım alanları, yaya ve araç kullanım alanları ile otoparklar hem analiz çalışmalarında hem de pafta altındaki lejand kapsamında verilmiştir.
Seyir Terasları ve Boğaz Sularının Kıyılara Sızdığı Çekek Alanları
Eski haritalar incelendiğinde Salacak kıyısında çok sayıda iskele bulunduğu görülebilir. Bu iskelerin büyük kısmı 1974 yılından itibaren parça parça gerçekleştirilen dolgu alanlar ile denizden koparılmış ve yok olmuştur. Günümüze ulaşanlar ise yenilenerek eski doku ve kullanımlarını yitirmiştir. Salacak kıyısının suyla buluşma noktaları günümüzde yok denecek kadar azdır. Kıyı Restorasyonu ile birlikte iç bölümde boğaz suları eski kıyılarına kavuşturuluyor olsa da Tarihi Yarımada ve Boğaziçi silüetlerini buluşturan Salacak Seyir Teraslarında suya temas yetersizdir. Bununla birlikte, boğaz akıntıları ve dalga şiddetlerinin de bu açıdan Salacak’ı denize direkt etişim için dezavantajlı konuma getirdiği de gözden kaçırılmamalıdır. Özümüzdeki 50 yıl içinde küresel ısınmanın etkisiyle suların 80 cm. yükseleceği de düşünüldüğünde doğal etmenlere karşı kıyının korunması da kıyı sürekliliğinin bir parçasıdır. Bu amaçla oluşturulan geniş ve rahat kullanılabilir Seyir Terası set alanları belli noktalarda eğimi kullanarak boğazda kaybolan çekek alanları üzerinden su ile buluşturulmuş, boğaz sularının kıyılara sızması, bu sızmaların olduğu alanlarda da farklı kullanımların yer alabilmesi sağlanmıştır.
Atatürk Meydanı
Proje kapsamında kıyı alanlarında yapılan yayalaştırma çalışması ile birlikte Salacak sahilinin Üsküdar tarafında kalan giriş bölümünde bir giriş meydanı tasarlanmıştır. Bu bölgede yer alan Havacılar Lokali’nin teras kullanımı ve Nevmekân önünde yer alan ağaçlık alan ile sınırlanmış olan Atatürk Heykeli’nin de restore edilerek her açıdan algılanmasını sağlayacak şekilde bu meydana hâkim bir konuma taşınacağı öngörülmüştür. Meydanın devamında ise 1922 Société Anonyme Ottomane ile 1926 Lörcher haritaları kıyı çizgileri arasında kalan bölümde deniz içeri alınarak doğal kıyısına kavuşturulmuştur.
Kız Kulesi
Kız Kulesi’nde hatalı restorasyon uygulamaları yeniden ele alınmalı, düzeltilebilecek kısımlar özgün yapı özelliklerine sadık kalarak çağdaş restorasyon teknikleri ışığında düzeltilmesi önerilmektedir. Kulenin zemininde yer alan kayalıklarda gerçekleştirilen genişlemeler ile doğal çizgilerinin ortadan kaldırılmış olması ve kullanılan malzemeler orijinal dönemi esas alınarak yeniden değerlendirilmelidir. Kule, kıyı ile görsel ilişkisini kesecek şekilde, açık veya kapalı, ismi geçici kendi kalıcı olan kullanımlardan arındırılmalıdır.
Boğaz ve İstanbul kendi için eşsiz bir değer olan kulenin işletme yaklaşımı da tüm İstanbul’lulara hitap edecek şekilde yeniden düzenlenmeli, Kız Kulesi’nin bir kültür yapısı olduğu gözden kaçırılmadan, kulenin orijinal işlevinden kopuk ve uzun süreli ziyaretler gerektiren restoran, vb. işletmeler yerine kısa süreli ziyaretlere odaklanılan, yapının işleve yön vermesi ile kulenin tarihsel geçmişinin eşsiz İstanbul silüeti ile harman edildiği bir yaklaşım ile tüm ziyaretçilere açılmalıdır. Kuleye ulaşımın ise yeniden eski işlevine kavuşan ve İstanbul’la barıştırılan Salacak İskelesi üzerinden sağlanması önerilmiştir.
Salacak İskelesi
Proje kapsamında Kız Kulesi’ne ulaşım kıyıda rastgele düzenlenmiş, yetersiz ve rahatsızlığa yol açabilecek tarzda tanıtım teknikleri ile sunumunun yapıldığı kiosklar yerine, boğazın incisine yakışır şekilde ele alınmıştır. Bu doğrultuda, 1974 dolguları ile hem denizden, hem de düşük kotta kalması nedeniyle kentten koparılmış olan Salacak İskelesi’ne Kıyı Restorasyonu yaklaşımı çerçevesinde yeniden eski işlevi verilerek Kız Kulesi’ne ulaşımın sağlanmasına yönelik deniz ile yeniden buluşturulmuştur.
1922 Société Anonyme Ottomane ve 1926 Lörcher haritalarında belirtilen kıyı izleri takip edilerek, Marmara Denizi’nin doğal konumuna erişiminin sağlanmış ve bu sayede Salacak İskelesi tekrar denizle buluşturulmuştur.
Peyzaj, Falezler, Doğa ve Topoğrafya
Salacak kıyısı Üsküdar Meydanı ile Harem arasında kalan; ve istanbul kent silüetinde önemli etkide bir bölgedir. Kıyı şeridi tarihsel süreç içerisinde hem işlevsel, hem de karakter olarak çeşitli değişimlere uğramıştır. Bu değişimler günümüze dek araç kullanımı ağırlıklı bir gelişme göstermiştir. Bu nedenle günümüze kadar yapılan dolgular kıyıdaki yeşil dokuyu geri planda bırakarak sert yüzey ağırlıklı bir yapıya dönüştürmüştür.
Doğal ve tarihsel kent peyzajının en güzel manzaralarına sahip Salacak kıyı bandının kendisinin de kent siluetinin ve peyzajının önemli bir parçası olması, bu bölgeye her iki taraftan da bakma gerekliliği doğurmaktadır.
Tasarımda öncelikli prensip; bu bölgeyi eski çizgisi ve dokusuna yaklaştırarak bu izleri anımsatmak olmuştur. Araç yoğunluklu bir gelişim süreciyle günümüze kadar artmış sert yüzeyler yerine, yaya kullanımı ağırlıklı ve mümkün olduğunca ‘yeşil’ bir dokuya dönüştürmek başlıca hedef olmuştur. Bu bağlamda; Çeşitli dönemlerde değişikliğe uğramış eski kıyı çizgileri dikkate alınarak bazı noktalarda denizi orijinal kıyısına almak, bazı bölümlerde ise yeşil alan olarak yaya kullanımına kazandırmak suretiyle sert yüzeylerin dönüştürülmesi hedeflenmiştir.
Bu alanda önerilen geniş yeşil alanlar bölgenin yeşil sisteminin sahildeki uzantısı olarak bir süreklilik oluşturmaktadır. Kıyıya paralel giden falezler üzerinde geçmişten günümüze kadar sağlıklı kalabilmiş bitkisel doku alanın silüetinde belirgin bir yeşil etki sağlamaktadır. Bu nedenle bu falezlerde herhangi bir yapı veya yoğun yapısal unsur önermek yerine zemine teması minimum olacak şekilde seyir amaçlı teraslar önerilmiş olup bu terasların silüete etkisi en fazla bir çizgi kadar olacak şekilde düşünülmüştür. Falezlerin üst kısımlarından kıyıya ulaşım içinse yeni bağlantılar oluşturmak yerine mevcut bağlantıların iyileştirilmesi önerilmiştir.
Kıyı şeridi boyunca yeşil alan-sertzemin dengesi, yaya ağırlıklı engelsiz ulaşım öncelikli prensip olarak düşünülmüştür. Mevcut bitkisel doku büyük ölçüde korunmakta ve sert yüzey ağırlıklı olan mevcut durumun yeşil ağırlıklı bir yapıya dönüştürülmesi hedeflenmiştir. Zemin kaplamaları ve kent mobilyaları mümkün olduğunca dikkat çekmeyecek etkide sade bir karakterde olması önerilmektedir. Bitkisel alanlarda sürdürülebilirlik öncelikli bir yaklaşımla bölge iklim koşullarına uygun türlerin seçilmesi, bunun yanı sıra bakım ve yenileme çalışmaları ve harcamalarını da minimize etmektedir.
İstanbul Fotoğrafları Müzesi
Tarihi iz analizinde gösterildiği üzere, kıyı alanlarındaki izler üzerinden oluşturulan iki yapısal müdahaleden bir tanesi bu bölgede yer almaktadır. Alana Üsküdar yönünden dâhil olup Doğancılar Caddesi ile bağlantısını sağlayan Öğdül Sokağı’nın ortaya çıkardığı, kimi yerde 11 metreye varan kot farkının, 1922 Société Anonyme Ottomane haritasında belirtilen kıyı konumu ile arasında yer alan bölgenin kullanılmasıyla hem panoramik bir müze alanının, hem de iki farklı kot arasındaki bağlantının sokak eğimleri ile bütünleşik şekilde teraslar oluşturarak düzenlenmesi önerilmiştir. Tarihi Yarımada ve Boğaziçi yönünde İstanbul silüetine hâkim konumu ile birlikte bu alandaki İstanbul Fotoğrafları Müzesi seyir terasları üzerinden kullanılan eğilme dönük setlemeler ile mekânsal bütünlüğe ve manzara boyunca sürekliliğe kavuşturulmuştur.
Gezi Rotaları ve Suyun Salacak’taki Serüveni
Proje alanını doğu yönünde yer alan konut alanları yoğun bölge içerisinde tarihsel ve kültürel pek çok sivil mimarlık örneği, anıt eser ve çeşitli izlekler yer almaktadır. Bu alanlara yönelik olarak Üsküdar ile Harem arasında çeşitli noktalardan kıyı rekreasyonuna katılan farklı sayıda ve uzunlukta gezi rotaları oluşturulmuştur. Buna ek olarak, kentlerde kamusallığın en önemli simgelerinden olan mevcut veya yokulmuş çeşmeler üzerinden bölgede suyun, suya doğru serüveni incelenmiş, su yolları çıkartılarak gezi güzergahlarına dâhil edilmiştir.
Deniz Hamamları
Salacak kıyısının geçmişte dönem asli unsurlarından olan Deniz Hamamları yeni kıyı alanlarında da düzenlenerek kullanıcıların sağlıklı şekilde istifade etmesine yönelik ele alınmıştır. Ekosistem tabanlı bir yaklaşım ile sürdürülebilir su coğrafyasının sağlanabilmesi amacıyla boğaz sularında bulunan ağır metaller hamamların girişlerinde konumlanan kaya ve taş alanlarda yetişen, karbonu hapsetmesi sebebiyle flora ve fauna için önemli bir etken olan yosun çayırları ile temizlenmesi önerilmektedir. Bu korunaklı ve temiz alanlar kamusal kullanıma açılacak ve doğarl kıyısına kavuşan Salacak kıyı bandında boğaz, akıntılardan etkilenmeyecek şekilde Deniz Hamamları üzerinden erişilebilir olacaktır.
Ticari Birimler ve Servis Birimleri
Kıyı Restorasyonu: Salacak projesi kapsamında tarihsel izler üzerinden oluşturulan orijinal kıyı çizgileri ve alanları ile ikincil bir servis alanı ortaya çıkarılmıştır. Silüete girmeyecek şekilde mevcut yaya alanlarının alt bölümlerinde oluşturulan bu birimler doğal kıyı çizgileri ile ilişkili şekilde hem iç sulara, hem de Salacak Seyir Terasları’na hizmet verebilecektir.
Spor Parkuru ve Seyir Alanları
1930 Pervititch haritaları kıyı çizgileri temel alınarak doğal kıyılarına kavuşturulan boğaz suları üzerinde doğal kürek, kano ve yüzme sporu parkurları oluşturularak yakın çevre ve İstanbul kenti kullanıcılarına sunulacaktır.
Harem Otogarının Müze Olarak Yeniden İşlevlendirilmesi
Harem’de bulunan eski otogar yapısı ‘kentsel bellek’ açısından önemli bir zaman dilimini yansıtmaktadır. Bu nedenle bu yapıların tamamının yıkılması yerine bir kısmının tutularak önemsel etkinliklere ev sahipliği yapacak açık sergi alanına, diğer bölümlerinin ise yapısal eklerle Çağdaş Sanatlar Müzesi olarak işlevlendirilmesi planlanmıştır.
Bu alana yakın konumda işlevini sürdürecek olan arabalı vapur iskelesi ve yakın çevresi nedeniyle bu alan eski kıyı çizgisine getirilmesi ve bir bölümünün de festival alanı olarak değerlendirilmesi düşünülmüştür. Eski kıyı izi ise yapay bir gölet olarak önerilmiştir.
Salacak Sanat Galerisi, Balıkçı Barınağı Meydanı ve Kışlama Alanları
Kıyı Restorasyonu: Salacak projesi odak alanlarından bir tanesinin parçası olan Balıkçı Barınağı kültürel kimliği ve kullanımları ile birlikte korunarak ek programlar üzerinden kıyı kullanımı ve rekreasyon alanları ile bütünleştirilmiştir.
Salacak Kıyısına Üsküdar içinden Doğancılar Caddesi ve Halk Dersanesi Sokağı üzerinden direkt bağlantı sağlayan alanın üst kotunda Tarihi Yarımada silüetine hâkim seyir terasları bulunmaktadır. Seyir terasının alt bölümü ise 1926 Lörcher haritası temel alınarak eski sınırlarına çekilmiş, bu alanda da üst kotu Balıkçı Barınağı Meydanı’na bağlayacak şekilde engelsiz yaya erişimi kurgulanmıştır.
Seyir teraslarının alt bölümünde yer alan Salacak Sanat Galerisi ise hem yakın çevreye, hem de İstanbul geneline hitap edecek şekilde tasarlanmıştır. 2 normal kat ve 1 bodrum kattan oluşan galeri hem ara kat teraslarından, hem de meydan kotundan ziyaretçi kabul edebilecek şekilde ele alınmıştır.
Balıkçı Barınağı Meydanı kotu aynı zamanda tramvay durağına ve ticari birimlere de ev sahipliği yapmaktadır. Meydana direkt erişimi olan ticari birimler ile ara kat terası üzerinden kullanılacak kafeterya alanları panoramik bir seyire hâkim olacak şekilde oluşturulmuştur.
Balıkçı Barınağı alanlarının ise yenilenerek Balık Satış Birimleri eklenerek kullanıcılar ile ilişkisinin güçlendirilmesi amaçlanmıştır. Doğal kota müdahale etmeksizin oluşturulabilen seyir alanları ise Balık Satış Birimleri ile kısa rampalar ile ilişkilendirilerek eşsiz silüete karşı konumlanmıştır.
Barınak alanlarının yanı sıra Harem yönünde mevcut mendirek alanı da seyir terasları ile ilişkilendirilmiş ve ikincil bir kışlama alanı oluşturulmuştur.
Atölye Alanları, Kulüp Odaları ve Bisiklet Kiralama Alanları
Salacak kıyı bandı boyunca yakın çevre kullanıcıları başta olmak üzere tüm kent kullanıcılarına hitap edecek Kulüp Odaları ve Atölye Alanları oluşturularak rekreasyon alanlarının kullanımına yönelik çeşitli programlar entegre edilmesi önerilmiştir.
Bisiklet Kiralama Alanları kıyı boyunca kurgulanan bisiklet parkuru ile entegre edilerek yeni nesil sürdürülebilir ulaşım araçlarının kullanımına yönelik altyapı da sağlanmış olacaktır.
Projeye Ait Görseller
Copyright © Tüm Hakları Saklıdır.
TEB Mimarlık’ın yazılı izni olmadan ilgili içeriğin tümü veya bir kısmı işlenemez, kopyalanamaz, iletilemez, yayılamaz, dağıtılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz, kullanılamaz.