İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzelbahçe Yerleşkesi Yarışma Projesi

  • Tip: Eğitim Yapısı, Kentsel Tasarım

  • İşveren: İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı (Yarışma Projesi)

  • Toplam Alan: 120.615 m²

  • Konum: Güzelbahçe, İzmir / Türkiye

  • Proje Ekibi: Burak Haznedar, M. Ebru Erdönmez, F. Türköz Haznedar, M. Tolga Akbulut, S. İlkay Kaya, C. Mustafa Çetindaş, Didem Nur Kurt


SEKİGÜZELBAHÇE

Güzelbahçe kent makroformu incelendiğinde gelişim sürecinde Çatalkaya gibi bir doğal güzelliğe açılan vadinin yanı sıra güçlü bir yapay eşik olan Çeşme-İzmir otoyolunun etkileri de hissedilmektedir. Aşılması zor olan erişim kısıtlarını da beraberinde getiren bu yapay eşik Güzelbahçe’nin parçacıl gelişmesinde de belirleyici olmuştur. İç bölgelerde dengeli şekilde oluşturulacak gelişme alanlarının kıyı bölgelerin ve yakın çevresinde ortaya çıkabilecek yapılaşma baskısını azaltacağı öngörülebilir. Bununla birlikte, iç bölgede yerleşim uygunluğuna sahip alanların belirlenmesi aşamasında tarım arazileri ile etkileşimlerin etüt edilmesi, sürdürülebilir, döngüsel bir kentsel sistematiğin oluşabilmesi adına verimli tarım arazilerine etkilerin sıfıra indirilmesi şarttır. Üst ölçekli kararlar oluşturulurken genişleme alanlarından ziyade genişlememe alanlarını belirlemek öncelikli olmalıdır. Yarışma alanı içerisinde yer alan ya da temas eden, dar ve işlevsiz kanallar ile denize ulaştırılmaya zorlanan, otoyol sebebiyle yatağı değiştirilen su izleri bu kapsamda önemli örneklerdir.

Her ne kadar doğal çevre üzerinde yıkıcı etkileri görülen bu yapay eşikler kentsel gelişim süreci için belirleyici olsa da kentin ve yarışma alanının içerisine doğrudan temas eden orman dokusunun varlığı kent için önemli bir değerdir. Bu ormanı barındıran bölge ise geçmişte Kızıldağ, due fratelli, ya da ikiz tepeler olarak da anılmış olan Çatalkaya Dağı’dır. Tarihsel süreç, farklı dönemler ve topluluklar, farklı kültürler ve beraberinde getirdikleri ile hafızada yer etmiş olan isimlerinin yanı sıra, İzmir’in tam içindeyken kendisini hissettiren, Karşıyaka’dayken tam önünüzde, karşınızda beliren, Çeşme yolundayken yanı başınızda bir fener edasıyla yol gösteren, Menderes’e doğru alçalırken 970 rakımlı tepesi ile hemen solunuzdan gözünüzü alan, ya da bir vakit İzmir’den uçuşunuz başladıktan hemen sonra gözünüzü kamaştıran Çatalkaya.

Çatalkaya’nın eteklerine nasıl yerleşilir?

Tasarım yaklaşımımız Çatalkaya’nın kentle buluştuğu alanlarda yerleşke ana yaklaşımını ‘seki’ler oluşturarak ortaya çıkarmaktır. Bu şekilde elde edilecek doğal setler hem zemin ile temas noktalarının azaltıldığı tasarımların ortaya çıkmasını sağlayacak, hem de ortaya konulan yeni ‘zemin’ler ile yerleşkenin sahip olduğu kullanım alanlarını çeşitlendirecek ve doğal kotlar üzerinden setlerle sürece dahil edilecektir. Zemin+ üzerinden üretilen yapılar temas yüzeyleri azalacağı ve doğal eğim sebebiyle yarı-açık kullanım alanları oluşturacağı ve farklı kotlardan erişimi mümkün kılarak yoğunluğun dağılımını sağlayacağı için alanları zengin bir kullanım kapasitesi sunacaktır.

Genel itibari ile eğimli dağ yüzeylerindeki düzlükleri ifade etmek için kullanılan ‘seki’ kelimesi Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde “oturmak için evlerin önüne taş ve çamurdan yapılan set, toprak üstündeki yükseklik, doğal set, taraça” şeklinde verilmektedir. Bununla birlikte, geleneksel mimaride evlerin hayat bölümlerinde duvar dibinde aralıksız şekilde minderlerle kaplanmış düz yükseltilere veya evlerin önlerine yazın oturmak için yapılan yükseltilmiş düz zeminlere verilen bir isim olarak da bilinmektedir.

Seki kelimesinin tüm kullanımlarının bir birliktelik ve kolektivite üzerinden ortaya konulması SEKİGÜZELBAHÇE yaklaşımımız ile hem fiziksel koşullar hem de toplumsal süreçler üzerinden örtüşmesini sağlamaktadır. 

Yarışma alanı çevresinde yer alan ve kısmen küçük ölçekli sanayinin bulunduğu bölgelerin Güzelbahçe kentinin kentsel gelişme alanları olacağı öngörülmektedir. Batı yönünden gelen ve yarışma alanı ile Ali İhsan Gedik Caddesi ve Yarendede Caddesi üzerinden iki koldan buluşan kent alanlarının yarışma alanının eğitim öncelikli programı ile birlikte ele alınmasının kentsel sürdürülebilirlik açısından öncelikli olduğu değerlendirilmektedir. Bu akış Yarendede Caddesi üzerinden otoyol eşiğini aşarak kıyı bölgeleri ile de buluşmaktadır. Alanda yer alan derenin de geçiş güzergahı olan bu geçit yerleşkenin odak haline gelebileceğini ve (özellikle de) yüksek eğitimin devam etmediği dönemlerde de önemli bir kentsel kullanım alanı olarak öne çıkabileceğini göstermektedir.

Doğal orman sınırının kentsel gelişme alanları ile temas ettiği bir vadide üniversite yerleşkesi nasıl tasarlanır?

Geleceğin Yerleşkesinin Tasarımı - Eğitim Alanlarının Esnek Kullanımı

Çalışmanın amaçlarından bir tanesi yüksek öğretim kurumlarında eğitim yapılan sürelerin haricindeki dönemlerde, yılın hiç de azımsanmayacak bir bölümünde kullanılmayan eğitim alanları, ya da yakın zamanda tecrübe ettiğimiz pandemi, salgın gibi toplumsal kapanma süreçleri gibi beklenmedik durumlar neticesinde ortaya çıkan, ve belirli bir ölçüde kalıcı olacağı da değerlendirilen uzaktan eğitim süreçlerinin etkisiyle büyük oranda boş kalan eğitim yapılarının fiziksel alanlarının kent kullanımına güçlü bir şekilde entegre edilmesi ve üniversite yerleşkesinin kendine sınırlar çekerek çevresinden kopuk bir kurtarılmış bölge olmak yerine kentin doğal bir uzantısı olarak kullanım süreçlerinde yer almasının sağlanmasıdır. Bu kapsamda yerleşke alanının kesintisiz şekilde erişilebilir olarak düzenlenmesi hem eğitim çevrelerinin hem de alanın doğal kullanıcısı olarak değerlendirdiğimiz kentlinin tüm alanları rahat ve engelsiz kullanımını sağlayacaktır.

Kent İşliği Rotası 

Yılın belli bölümlerinde kullanılmayan eğitim mekanları (derslik, amfi, laboratuvar, vb.) kentsel kullanım alanlarına dönüşebilir esnek yerleşkeler için ideal alanlardır. Eğitim süreci harici dönemlerde bu mekanların öğrenci kullanımlarının yanı sıra kentsel kullanıma yönelik forumlar, özel etkinlikler, gösteriler veya yerleşke ölçeğindeki etkinliklerin bir parçası olarak günlük bazda kamusal kullanımlarda kullanılacak şekilde değerlendirilebilir. Bu yaklaşım hem öğrencilerin hem de diğer kent kullanıcılarının güçlü bir yer duygusu edinmesi, yerleşkenin bağlantılı kullanım ağlarını genişleterek günümüz yerleşkelerinde görülen kent ile olan sınırların bulanıklaşarak geçirimli hale gelmesini sağlayacaktır. Bu doğrultuda farklı bloklarda, fakültelerde ve kotlarda yer alan eğitim birimlerini bağlayarak başka bir düzlem üzerinden yerleşkeyi deneyimlemeye de imkân tanıyan ‘kent işliği rotası’ esnek kullanım üzerinden kenti ve kentliyi yerleşke ile doğrudan ilişkilendirmektedir. Yerleşke alanlarının ulaşım odakları ile ilişkili olarak oluşturulan bu rota yerleşkeye giriş alanlarının ‘geçiş’ alanlarına evrilmesinde de etkin unsurlardan bir tanesidir.

Kısıtlara Sahip Alanların Bağlayıcı Olarak Değerlendirilmesi

Yarışma alanı ve çevresinde orman alanı gibi doğal, otoyol gibi yapay eşiklerin yanı sıra fay hattı, dere yaklaşma mesafesi ve yapılaşma harici parsel gibi kısıtlar da söz konusudur. Yapısı itibariyle yapılaşmaya engel olsa da alan içerisindeki konumları bu alanların kuvvetli birer bağlayıcı olarak öne çıkmalarını sağlayabilecektir. Bu doğrultuda, tasarım yaklaşımı kapsamında üretilecek yapılaşma alanlarına karar verilmesi öncesinde bağlayıcıların ortaya çıkarılması için orman alanı ve çevresel yeşil sistematik ile bu bölgelerin ilişkisi etüt edilmiştir.

Yarışma alanında kuzey yönünde yer alan fay hattı yerleşkenin kent kullanımı ile doğrudan ilişki kurduğu alanları barındıran bir kentsel omurga gelişim alanı olarak ele alınmıştır. Bu alan spor alanları, spor merkezi, açık hava laboratuvarı, uygulamalı yönetim bilimleri yüksekokulu, kreş ve yerleşkenin konaklama odağı ile ilişkili olarak oluşturulmuştur. Güneyde kalan diğer fay hattı ise akademik birimlerinin her birine ulaşacak bir omurga oluşturacak şekilde değerlendirilmiştir. Akademik omurga tören meydanı ile bütünleşerek yerleşkenin merkez alanlarını ortaya çıkarmaktadır. Vadinin oluşmasını sağlayan derenin ise ıslah çalışmalarının yapılarak güçlendirilmesi ve sosyal omurganın dere yatağı ve çevresinden konumlandırılarak tasarım yaklaşımının odağında yer alması istenmektedir.

Kısıtlı alanların bağlayıcı omurgalar ve koridorlar olarak alanda yer verilmesi eğimin de etkisiyle ikincil düzlemlerin kullanılmasını ve yoğunluğun hem alanlar hem de yapılar arasında dengeli sağlanmasını beraberinde getirecektir.

Erişilebilirlik

‘Geleceğin yerleşkesi’ni tasarlarken erişim ve erişilebilirlik her noktada öncelikli olarak ele alınıştır. Kentin bir parçası olarak işlemesi düşünülen yerleşke, sınırlayıcı hiçbir unsura yer verilmemesi sebebiyle kentli için tümüyle geçirgen bir mekanlar odağı sunmaktadır. Yarendede Caddesi üzerinde yer verilen ulaşım odakları ise geçiş noktaları olarak tanımlanmakta ve kontrol yerine bilgilendirmenin ön plana çıkartılmaktadır. Yerleşke içerisine yakın mesafelerde erişim sağlayan bu odaklar toplu taşıma güzergahları üzerinde yer almakta, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin yerleşkeleri arasında bağlantı da bu alanlar üzerinden oluşturulmaktadır.

Bisiklet ve mikro mobil çözümlerin ön plana çıkartıldığı yerleşke için erişim ise sınırsız şekilde yerleşkenin tüm kotlarına, yüzeylerine erişim sağlanabilmektedir. Her geçen gün azalan fosil yakıt tüketiminin tümüyle ortadan kalkabilmesine yönelik adımlar atılması amacıyla yerleşke bütünü fosil yakıt tüketen araçlara yapı programında istenen sayıyı sağlayacak kadar ve oldukça sınırlı şekilde kullandırılmaktadır. Teras alanları yaparak mevcut eğimli zemin kısmi olarak iki farklı bölgede açık otopark olarak kullanılmış, yanı sıra Fen-Edebiyat Fakültesi’nde ve Spor Merkezi bünyesinde kapalı otopark alanlarına yer verilmiştir.

Yapısal Programın Parçalanması ve Yeni Öğrenme Ortamlarının Oluşturulması

Günümüzde sağlıklı öğrenme ortamlarının oluşumunda bir öğreten ve onun karşısında konumlanan öğrenenler üzerinden tanımlanan geleneksel süreçler yerine öğreticilerin ya da öğrenenlerin fark etmeksizin tüm katkı verenlerin farklı süreçleri ve yaklaşımları kimi zaman eşzamanlı, kimi zaman da katmanlaşarak tecrübe edebilmesinin önemine vurgu yapılmaktadır. Planlanmamış karşılaşmaların, farklı süreçlere dair kendiliğinden ve aktarımsız bilgi ediniminin enformel bir şekilde gerçekleşebilmesi için yerleşkedeki eğitim alanları da farklı katmanlar ve birliktelikler ile ele alınmış ve dinamik süreci besleyecek karşılaşmaların her an oluşabilmesi sağlanmıştır. Üniversite eğitiminin sınırlarla örülmüş bir eğitim olmadığı üzerinden hareketle ortaya konulan tasarım yaklaşımı ile yerleşkenin ve yapısal programın sadece disiplinler arası değil, farklı jenerasyonlar arası, farklı arka plana sahip çok sayıda kentli arası bir doğrudan aktarım alanı olarak ön plana çıkması sağlanacaktır. Bu yaklaşım aynı zamanda her daim dinamik bir yerleşkenin elde edilebilmesi için etkin bir kullanıcı olması istenen kentliye yönelik bir açık çağrının oluşturulması için davetkar bir tavır sergilemesi adına bir arayıştır.

Bu doğrultuda yapısal programların alışıldık şekilde uygulanması yerine tasarım yaklaşımı bu programların da çeşitli kademelerde ve katmanlarda birliktelikler oluşturarak, farklı dönemlerde farklı birlikteliklere imkân tanıyacak şekilde ele alınmasını önermektedir. Eğitim alanlarının doğal bileşenlerinden olan derslik, amfi ve laboratuvar gibi alanlar eğitim süreçlerine ara verildiği dönemlerde kamusal kullanım ve omurga ile direkt ilişkilendirilebilir; öğretim üye odaları, araştırma laboratuvarları, vb. mekanlar ise daha özel ve bağımsız bir yapı bileşeni olarak ele alınabilir. Bu da omurga ile ilişkilenenleri yatayda, diğerlerini ise düşeyde organize edebilmesini mümkün kılar. Yatay ilişkiler içerecek şekilde organize edilenlerin birimlerin yoğunluğu düşeyde organize edilenlere karşı daha fazla olacağından bu alanların yatay kurgu üzerinden ele alınması yoğunluğun alana daha bütüncül şekilde ve dengeli dağılmasını beraberinde getirecek, yatay ve düşey organizasyon omurgalarda akışları etkileyecektir.

Yatay ve düşey kitlesel konum kompozisyonun etkileşim alanında ise programatik bir geçiş unsuru olarak iki yönelim tarafıyla da direkt ilişkili bir kullanım alanı olarak değerlendirilen idari birim, vb. alanlar konumlandırılabilecektir. Bununla birlikte, yatay ve düşey ilişkiler üzerinden kurgulanan bu sistem için ortak eğitim birimleri de doğal bir bağlayıcı olarak işlev görmekte, tüm fakülteler bünyesinde dengeli şekilde yer verilen birimler sayesinde öğrenciler ve akademisyenler farklı disiplinler, bölümler, birimler ve fakülteler ile temas etme şansını yakalayabilmektedir.

15 Dakikada Erişilen Kullanım Alanları 

Kentlerin kalitesini ortaya koymak için kent kullanıcıları tarafından çeşitli sürelerde hangi aktivitelerin yapılabildiğine dair çalışmaların yapılması son dönem kentsel tasarım araştırmalarında sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Son dönemde popüler yaklaşımlardan olan ve o süre içinde erişebildiğin kaliteli hizmetin derlendiği ‘15 dakikalık kent’ incelemesi yerleşke kullanım alanları için de ele alınmıştır. Özellikle eğitim sürelerinde bir teneffüs süresine denk gelen bu zaman diliminde erişilebilen sosyal kullanım alanları ve servis mekanlarının dengeli dağılımı yaklaşımın önceliklerinden bir tanesi olmuştur.

Peyzaj ve Zemin Tasarımı

Tasarım yaklaşımı bütünsel ve sürdürülebilir bir gelişim sürecini odağa koymaktadır. Bu kapsamda, yarının yerleşkesi, çeşitli aktif ve pasif rekreasyon biçimlerini, sosyal alanları ve yeşil alanları birbirine entegre ederek öğrenci, akademisyen veya herhangi bir kentlinin zihin, beden ve ruh olarak bütünsel gelişimini hedefler. Sosyal birimlerin yerleştiği alanlar yerleşkedeki sosyal yaşamın odağında olacak şekilde konumlanmaktadır. Öğrenci ve akademik personelin de katılımı ile yerleşkedeki yaşamın omurgasını oluşturmaktadır. Akademik ve sosyal kullanımların bütünleştiği bir dizi kapalı ve açık rekreatif alan, enformel öğrenmeyi ve sosyalleşmeyi desteklemektedir. Peyzaj tasarımı ve ilişkili donatılar da bu bağlamda enformel eğitim modeli üzerinden ikincil öğrenme mekanları veya dış mekân sınıfları olarak tanımlanır.

Mezun olduktan sonra üniversite günlerine dair düşüncelerde, genellikle eğitim görülen fakülte binalarını değil sınıfa gidip gelirken yerleşke içinden geçen yollar ve manzaralar hatırlanır. Öğrenciler çimenlerde yatarak ders çalışırlar ya da yoğun ders programlarından kurtulmak için arkadaşlarla birlikte sevilen açık hava mekanlarına kaçarlar. Üniversite yerleşkelerindeki en etkili ve sevilen ortamlar, binaları birbirine bağlayan dış mekanlardır. Bu sebeple açık ve yarı-açık kullanım alanlarında yönelimler sadece manzaraya değil, sosyal etkileşim ve aktif öğrenme için amaca yönelik olarak tasarlanmış, kullanıcıların birbirleri ve doğal çevreyle etkileşime girmeye teşvik ederek sağlıklı yaşamı güçlendirerek sosyal ve akademik başarıyı arttırması, şeffaf bir akademik çevrenin oluşması amaçlanmıştır.

Yanı sıra, peyzaj tasarım yaklaşımı su ve yeşil dokunun yerleşke içerisindeki varlığını ciddi şekilde önemsemektedir. Sosyal omurga boyunca seki yaklaşımı ile kademelenerek oluşturulan dere kenarlarında sönümlenen bir yeşil doku kurgusu oluşturulmuştur. Alanda suyun döngüsü ise yağmur sularının ve kullanım sonrası oluşan gri suyun geri kazandırılmasına odaklanmaktadır. Yarışma alanının eğimli olmasının bu kapsamda avantaja dönüştürülebilmesi ve yeniden kullanılabilecek suyun kaybının önlenmesi için yağmur bahçeleri ile birlikte yapılarda ve seki alanlarında su depolama havuzları oluşturulmuştur.



Projeye Ait Görseller

Copyright © Tüm Hakları Saklıdır.

TEB Mimarlık’ın yazılı izni olmadan ilgili içeriğin tümü veya bir kısmı işlenemez, kopyalanamaz, iletilemez, yayılamaz, dağıtılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz, kullanılamaz.